Gayrimenkullerin 5 Yıl İçinde Satılmasından Doğan Kazançlara İlişkin Düzenlemeler

 

I- GİRİŞ

Gerçek kişilere ait şahsi bir gayrimenkulün elden çıkarılması halinde maliyet bedeli ile satış bedeli arasındaki farktan oluşan kazanç 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde belirtilen ‘Ticari Kazanç’ veya mükerrer 80. maddesinde belirtilen ‘Değer Artış Kazancı’ olarak gelir vergisine konu olur.

Bu yazımızda, vergi mevzuatı ile gelir idaresinin görüşleri çerçevesinde gayrimenkulün iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine dair bilgilere ve açıklamalara yer verilecektir.

II- GELİR VERGİSİ AÇISINDAN KANUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ

Gelir Vergisi Kanunu’nda satın alınan veya inşa edilen gayrimenkullerin satışından doğan kazancın vergilendirilmesi, iki açıdan ele alınmaktadır. Devamlılık unsuru bulunmayan alım satımlarda, elde edilen kazanç, diğer kazanç ve irat grubuna dahil bir gelir unsuru sayılmış, vergileme, satışın iktisap tarihinden itibaren belli bir süre içinde yapılması şartına bağlanmıştır.

Gayrimenkul alım, satım ve inşa işleri ile devamlı uğraşılmasından doğan kazanç ise, ticari kazançtır.

Gayrimenkul alım satımı, şekli ve maddi şartları kurulmuş bir ticari organizasyon içinde yapıldığında, alım satım işinin ticari faaliyet sayılacağı açıktır.

Ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde, faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen ölçü işlem sayısı (muameledeki çokluk)’dur.

Muameledeki çokluktan ne anlaşılması gerektiği hususunda Hazine ve Maliye Bakanlığı genel olarak işlem sayısına bakmaktadır. Aynı yılda birden fazla veya üst üste birden fazla yıl satış yapılması çokluk olarak kabul edilmektedir.

Muamelenin birden fazla oluşu şeklinde belirlenen objektif ölçü, ilgilinin amaç ve niyeti ile her zaman bağdaşmayabilir. Aslında, ister arızi, ister devamlı şekilde yapılsın gayrimenkul alım satımındaki esas amaç kazanç sağlamaktır. Ancak birden fazla gayrimenkul, kazanç gayesi olmadan da alınıp satılabilir. Gayrimenkulün şahsi ihtiyaç veya servetin korunması amacı ile alınmasında, amaç satıştan gelir sağlamak değildir.

 Şahsi kullanma ve servetin korunması durumunun bulunmadığı hallerde, gayrimenkul tekrar satılarak kazanç sağlamak gayesi ile iktisap edilmiş demektir. Bu takdirde, alış veya satıştaki çokluk, faaliyetin ticari sayılması için yeterlidir.

Bina, Arsa, Arazi kısacası herhangi bir gayrimenkul alım satımı kazanç elde etmek için yapılıyorsa söz konusu alım-satım işlemi ticari kazanç kapsamında değerlendirilir. Gayrimenkul alım satımında ticari bir amaç yoksa şahsi ihtiyacın karşılanması ya da servetin korunması amacıyla yapılıyorsa elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak değerlendirilir.

Gayrimenkul alım satım işinden elde edilen gelirin niteliğinin belirlenmesinde ilk önemli unsuru faaliyetteki devamlılıktır. Gayrimenkul alım satım işleri devamlı olarak, bir meslek halinde sürdürülüyorsa elde edilen kazanç ticari kazançtır. Burada devamlılık unsurunu belirleyen en belirleyici ölçüt kazanç doğuran işlem sayısındaki çokluktur. Bir diğer unsur ise “ticari bir organizasyonun varlığıdır”. Gayrimenkul alım satımı, şekli ve maddi şartları ile kurulmuş bir ticari organizasyon içinde yapılıyorsa elde edilen kazanç ticari kazançtır. Ticari olarak yapılan organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise kazanç türü “faaliyetteki devamlılık” ve “satışın hangi amaçla yapıldığı” unsurlarına göre tespit edilmelidir.

Bu durumda, gayrimenkullerin iktisap tarihinden sonra aynı kişiye farklı tarihlerde veya farklı kişilere aynı tarihte satılması veya birbirini izleyen yıllarda satılması durumunda yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım-satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazancın GVK’nın 37. maddesine göre “ticari kazanç” olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Buna göre, gayrimenkullerin satışının ticari bir organizasyon içerisinde yürütülmesi veya bu tür bir organizasyon içinde yürütülmemekle beraber;

– Aynı kişiye farklı tarihlerde,

– Farklı kişi ve tüzel kişilere aynı tarihte,

– Değişik kişi ve tüzel kişilere, değişik tarihlerde veya birbirini izleyen yıllarda,

– Bir kısmının teslim alındığı takvim yılı içinde toplu olarak, diğer kısmının ise takip eden takvim yılı içinde,

iştigal etmesi durumunda ise yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazancın Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesi çerçevesinde ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.[1]

Devamlı Olarak Gayrimenkul Alım Satımı, Gayrimenkul alım satım işinin devamlı yapılması durumunda elde edilen gelir değer artış kazancı olarak değil ticari kazanç olarak vergilendirilecektir.

Ticari bir organizasyon içerisinde yapılan satışlar, tek bir satış gerçekleştirilmiş dahi olsa, ticari kazanç olarak değerlendirilecek, ticari bir organizasyon olmaksızın birden fazla satış yapılmış ise (bir yılda birden fazla veya her yıl bir satış yapılması) satışın hangi amaçla yapıldığının tespit edilmesi gerekecektir. Bu durumda, kazanç sağlama amacıyla yapılan alım satım işlemlerinin ticari kazanç kapsamında; şahsi ihtiyaç ya da servetin korunması amacıyla gerçekleştirilen alım-satım işlemlerinin ise değer artış kazancı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Aynı zamanda, bu kazançların bir ticari işletme tarafından elde edilmesi durumunda da elde edilen kazanç ticari kazanç olarak vergilendirilecektir. Satın alınan ve trampa suretiyle iktisap olunan arazinin iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenerek bu müddet içinde veya daha sonraki yıllarda kısmen veya tamamen satılmasından elde edilen kazançlar da ticari kazanç olarak vergilendirilir.

 İktisap şekli ne olursa olsun gayrimenkuller, madenler, maden ve memba suları, taş ocakları, voli mahalleri, dalyanlar ve gayrimenkul olarak tescil edilen haklar ile gemi ve gemi paylarının iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar. Satın alınmış olan gayrimenkul ve haklar satın alma tarihinden itibaren beş yıl geçtikten sonra elden çıkarılmışsa gelir vergisi ödenmesi söz konusu değildir[2] [3].

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş söz konusu maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.

Ticari faaliyet bir tür emek sermaye organizasyonuna dayanmaktadır. Kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “Ticari Faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte, faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurları ile birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla ticari bir organizasyon çerçevesinde yapılan gayrimenkul satışlarının tamamı ticari kazanca ilişkin hükümler çerçevesinde vergilendirilecektir.[4]

Aynı Kanun’un “Değer Artışı Kazançları” başlıklı mükerrer 80. maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde, iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70. maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak (5615 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 01.01.2007) beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır) değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacağı hüküm altına alınmış, aynı maddenin ikinci fıkrasında da bu maddede geçen “Elden Çıkarma” deyiminin, bu mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade ettiği belirtilmiş, üçüncü fıkrasında da bir takvim yılında elde edilen değer artış kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 6.000,00 (313 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2021 tarihinden itibaren 19.000 TL)[5] Yeni Türk Lirası kısmının gelir vergisinden müstesna olduğu hüküm altına alınmıştır.

5615 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle anılan Kanun’un mükerrer 80. maddesinin (6) numaralı bendinde yapılan değişiklikle, anılan bentte sayılan mal ve hakların elden çıkarılmasında değer artışı kazancı olarak değerlendirilecek süre, iktisap tarihinden itibaren, 4 yıldan 5 yıla çıkarılmıştır. Ancak, Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen geçici 71. maddeyle 01.01.2007 tarihinden önce iktisap edilmiş olan anılan mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde dört yıllık süre esas alınacaktır.[6]

Diğer taraftan, aynı Kanun’un “Safi Değer Artışı” başlıklı mükerrer 81. maddesinin 1. fıkrasında;

“Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hâsılatın ayın ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı Vergi Usul Kanunu’nun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit olunur.

Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır.”

hükmüne yer verilmiştir[7].

Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesinde Üretici Fiyat Genel Endeksi (ÜFE) ibaresi yer almakta olup, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nda ise, muhtelif mevzuatta Üretici Fiyat Endeksine (ÜFE) yapılmış olan atıfların, Türkiye İstatistik Kurumunca hesaplanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksine (Yİ-ÜFE) yapılmış sayılacağı belirtilmiştir. Türkiye İstatistik Kurumunun resmi internet sayfasından (www.tuik.gov.tr) edinilen Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) rakamlarına ilişkin tabloya bu bölümde yer verilmiştir.

Örnek-1:

01.02.2016 yılında 120.000 TL’ye alınan bir konut 01.03.2020 yılında 300.000 TL satılıyor. (Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi için Tabloya Bakınız) Ocak 2016 Yİ-ÜFE oranı: 250.67 Şubat 2020 Yİ-ÜFE oranı: 464,64 Alış ve satış aylarından bir önceki ayın Yİ-ÜFE oranlarının (endeks değerlerinin) oranı ile alış fiyatı çarpılır ve bu sayede alış fiyatı enflasyona göre düzeltilerek bugünün (ya da satış günü) TL’sinin değerine getirilir.120.000 TL*(464,64/250.67) = 222.431 TL daha sonra alış fiyatının bugünkü değeri satış fiyatından çıkarılarak satıcının ettiği reel kâr hesaplanır.

Tablo: Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE)

YIL 2012 2013 2014 2015 2016
Ocak 203.10 206.91 229.10 236.61 250.67
Şubat 202.91 206.65 232.27 239.46 250.16
Mart 203.64 208.33 233.98 241.97 251.17
Nisan 203.81 207.27 234.18 245.42 252.47
Mayıs 204.89 209.34 232.96 248.15 256.21
Haziran 201.83 212.39 233.09 248.78 257.27
Temmuz 201.20 214.50 234.79 247.99 257.81
Ağustos 201.71 214.59 235.78 250.43 258.01
Eylül 203.79 216.48 237.79 254.25 258.77
Ekim 204.15 217.97 239.97 253.74 260.94
Kasım 207.54 219.31 237.65 250.13 266.16
Aralık 207.29 221.74 235.84 249.31 274.09

Tablo: Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE)

YIL 2017 2018 2019 2020 2021
Ocak 284.99 319.60 424.86 462.42 583.38
Şubat 288.59 328.17 425.26 464.64 590.52
Mart 291.58 333.21 431.98 468.69 614.93
Nisan 293.79 341.88 444.85 474.69 641.63
Mayıs 295.31 354.85 456.74 482.02 666.79
Haziran 295.52 365.6 457.16 485.37 693.54
Temmuz 297.65 372.06 452.63 490.33 710.61
Ağustos 300.18 396.62 449.96 501.85 730.28
Eylül 300.90 439.78 450.55 515.13 741.58
Ekim 306.04 443.78 451.31 533.44 780.45
Kasım 312.21 432.55 450.97 555.18 858.43
Aralık 316.48 422.94 454.08 568.27

Daha sonra istisna öncesi değer artış kazancı hesaplanır. 300.000 TL 222.431 TL= 77.569 TL Anılan Kanun’un 81. Maddesine göre elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilebilir. Dolayısıyla tapuda satıcının ödediği %2 masraf vb. gibi giderler değer artışından düşülerek matrah indirilebilir. 77.569 TL – 6.000 TL = 71.579 TL. İstisna öncesi matrahı belirlemiş oldu. Bu adımdan sonra ise gayrimenkul vergilendirilmelerinde Gelir İdaresinin her yıl belirlediği istisna oranı düşülerek vergilendirilecek matrah hesaplanmalıdır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 80. maddesine göre;

– Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan kazançların tamamı

– Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç olmak üzere bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının 2020 takvim yılı için 18.000 TL’si,

– 01.01.2006 tarihinden önce ihraç edilen menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından doğan kazançların 2020 yılı için 40.000 TL’si,

gelir vergisinden istisna edilmiştir.

Ancak elden çıkarılan değer, 01.01.2006 tarihinden itibaren ihraç edilmiş menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı ise istisna uygulanmayacak, elde edilen gelirden giderler düşülecek ve kalan tutar beyan edilecektir.

2020 yılı içerisinde mal ve hakların elden çıkarılması karşılığında sağlanan ve istisna rakamlarını aşan kazançların beyan edilmesi gerekmektedir.

Diğer bir ifadeyle, gayrimenkul satış kazançlarının vergilendirilmesinde, 2020 yılı için 18.000 TL istisna uygulanıyor. Edinme tarihinden itibaren beş yıl içinde yapılan gayrimenkul satışından elde edilen kazancın 18.000 TL’lik istisna tutarını aşması halinde beyan edilmesi gerekiyor.

Kazancın 18.000 TL TL’yi aşmaması halinde beyan edilmesi gerekmiyor. Başka gelirlerden dolayı beyanname verilmesi halinde de gayrimenkul satış kazancı beyannameye dahil edilmiyor.

Gayrimenkul satışından doğan kazancın vergilendirilmesi için; satılan gayrimenkulün, bir bedel karşılığında edinilmiş olması, edinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde elden çıkarılmış olması, kazancın, elde edildiği yıl için belirlenen istisna tutarını aşması gerekiyor.

Tablo: Gayrimenkul Değer Artışı Kazancı İstisna Tablosu

Yıl İstisna Değeri Yıl İstisna Değeri
2015 10.600 TL 2019 14.800 TL
2016 11.000 TL 2020 18.000 TL
2017 11.000 TL 2021 19.000 TL
2018 12.000 TL 2022

Örnek-2:

 Bir önceki örnekte 01.02.2016 yılında 120.000 TL’ye alınan bir konut 01.03.2020 yılında 300.000 TL satılıyor. Satış 2020 yılında yapıldığı için. İstisna öncesi matrahtan 18.000 TL istisna düşüldükten sonra 71.579 TL – 18.000 TL = 53.579 TL vergiye tabi matrah bulunur.

Vergiye tabi matrahı olan 53.579 TL üzerinden aşağıda yer alan 193 sayılı GVK’nın 103. Maddesinde bulunan 2020 yılı gelirlerine uygulanacak tarifeye göre gelir vergisi hesaplanır.

Ayrıca https://ivd.gib.gov.tr/ internet adresinde bulunan hesaplama programından otomatik olarak da hesaplanabilir.

Yıllık Toplam Gelir Vergi Dilimi
22.000 TL’ye kadar %15
49.000 TL’nin 22.000 TL’si için 3.300 TL, fazlası %20
120.000 TL’nin 49.000 TL’si için 8.700 TL (ücret gelirlerinde 180.000 TL’nin 49.000 TL’si için 8.700 TL), fazlası %27
600.000 TL’nin 120.000 TL’si için 27.870 TL (ücret gelirlerinde 600.000 TL’nin 180.000 TL’si için 44.070 TL), fazlası %35
600.000 TL’den fazlasının 600.000 TL’si için 195.870 TL, (ücret gelirlerinde 600.000 TL’den fazlasının 600.000 TL’si için 191.070 TL), fazlası %40
oranında vergilendirilir.

Tarifeye göre 53.579 TL’lik vergiye tabi matrahın vergisi 9.936,33 TL’dir. Bulunan bu tutar, 2021 yılının Mart ayının 1. gününden 25. günü akşamına kadar (Mart ayı sonuna kadar) yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilip, Mart ve Temmuz aylarında 2 eşit taksitte ödenir.[8]

Aynı Kanun’un 85. maddesinde “Mükellefler, ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur.

…” hükmü yer almış olup aynı Kanun’un “Toplama Yapılmayan Haller” başlıklı 86. maddesinde ise yıllık beyanname verilmeyecek gelirler ile diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde beyannameye dahil edilmeyecek gelirler hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 704 ve 705. maddelerine göre taşınmaz mülkiyetinin konusuna giren gayrimenkulün mülkiyetinin kazanılması, tapuya tescille doğacağından iktisap tarihi olarak, tapu tescil tarihinin esas alınması gerekir.[9]

III- KDV YÖNÜNDEN KONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu, 8. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanların verginin mükellefi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Kişilerin uhdelerinde bulunan taşınmazları aynı yıl içinde veya birbirlerini takip eden yıllarda birden fazla satışa konu etmeleri süreklilik arz edeceğinden mutat olarak yapılan taşınmaz alım-satımı faaliyeti kapsamında değerlendirilecektir.

Taşınmazların ilk iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde bir defada aynı kişiye satılması halinde elde edilen gelir ticari bir mahiyet arz etmeyip, Gelir Vergisi Kanunu’na göre değer artış kazancı olarak değerlendirildiğinden, bu şekilde gerçekleşecek gayrimenkul satışı KDV’nin konusuna girmeyecek ve sonuç olarak KDV ye tabi olmayacaktır.

IV- SONUÇ

Gerçek kişilerin bir bedel karşılığı edindikleri gayrimenkullerin iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazancı olarak gelir vergisine tabidir. Ancak; bedelsiz olarak veya veraset yoluyla edinilen gayrimenkullerin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar ile gayrimenkullerin iktisap tarihinden başlayarak beş yıldan fazla bir süre elde tutulduktan sonra elden çıkarılmasından doğan kazançlar vergilendirilmemektedir.

Diğer taraftan, gayrimenkul alım satım işinin devamlı yapılması durumunda elde edilen gelir değer artış kazancı olarak değil ticari kazanç olarak vergilendirilmektedir. Ticari bir organizasyon içerisinde yapılan satışlar, tek bir satış gerçekleştirilmiş dahi olsa, ticari kazanç olarak değerlendirilecek, ticari bir organizasyon olmaksızın birden fazla satış yapılmış ise (bir yılda birden fazla veya her yıl bir satış yapılması) satışın hangi amaçla yapıldığının tespit edilmesi gerekecektir.

Bu durumda, kazanç sağlama amacıyla yapılan alım satım işlemlerinin ticari kazanç kapsamında; şahsi ihtiyaç ya da servetin korunması amacıyla gerçekleştirilen alım-satım işlemlerinin ise değer artış kazancı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bedel karşılığında satın alınan gayrimenkulün tapuda tescil edildiği tarihten itibaren 5 yıl içinde elden çıkarılması durumunda gayrimenkulün elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen üretici fiyatları genel endeksindeki (ÜFE) oranında artırılmak suretiyle tespit edilen iktisap bedeli ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların satış bedelinden indirilmesi sonucu bulunan tutarın satışın yapıldığı yıl için belirlenen istisna tutarını aşması halinde, aşan kısmın değer artışı kazancı olarak beyan edilmesi gerekmektedir.

Elde edilen değer artış kazancının safi miktarının, açıklanan istisna sınırını aşması durumunda, elde edilen gelir, satışın yapıldığı yılı takip eden yılın 1-31 Mart tarihleri arasında Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile beyan edilerek, Mart ve Temmuz aylarında iki eşit taksitle ödenecektir.

Yüksel GÜNEŞ-Gelir Uzmanı
Onur ŞAHİN-Gelir Uzmanı

E-Yaklaşım / Ocak 2022 

[1] İmdat TÜRKAY, 2013 yılında Gayrimenkul Satan Kişilerin beyanname verme şartları, Vergici ve Muhasebeciyle Diyalog, Sayı:309 Ocak 2015

[2] 8 Erdoğan ÖNER, Türk Vergi Sistemi Seçkin Ankara 2015, s.123.

[3] Ö.AYKAR-S.KOŞAR-O.ŞAHİN Tüm Yönleriyle Gayrimenkul Vergi Rehberi, Adalet Yayınevi, Ankara-2021, s.29

[4] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğünün 02.08.2013 tarih 11395140-019.01-1172 sayılı Özelgesi.

[5] (310 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2020 tarihinden itibaren 18.000 TL)  (305 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2019 tarihinden itibaren 14.800 TL.) (302 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 1.1.2018 tarihinden itibaren 12.000 TL)  (296 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2017 tarihinden itibaren 11.000 TL)   (287 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2015 tarihinden itibaren 10.600 TL) (284 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2013 tarihinden itibaren 9.400 TL) (280 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2012 tarihinden itibaren 8.800 TL) (278 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2011 tarihinden itibaren 8.000 TL.)( 266 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2008 tarihinden itibaren 6.800 YTL)

[6] Ö.AYKAR-S.KOŞAR-O.ŞAHİN Tüm Yönleriyle Gayrimenkul Vergi Rehberi, Adalet Yayınevi, Ankara-2021, s.52.

[7] Denizli Vergi Dairesi Başkanlığının 12.09.2012 tarih 51421814-120[80-2012/56]-493 sayılı Özelgesi.

[8] Ö.AYKAR-S.KOŞAR-O.ŞAHİN Tüm Yönleriyle Gayrimenkul Vergi Rehberi, Adalet Yayınevi, Ankara-2021, s.166

[9] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğünün 23.02.2012 tarih B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK mük.80-710 sayılı Özelgesi.