Asgari Geçim İndirimi Net veya Brüt Ücrete Eklenebilir mi?

I- GİRİŞ

Asgari geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için %50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 diğer çocuklar için % 5’idir. Ücretin gerçek usulde vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulanır. Gelirin kısmi döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgari geçim indirimi, gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan (0,15) oranının çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmaz.

II- İŞ KANUNU’NA GÖRE ÜCRET

4857 sayılı İş Kanunu’nun, 32. maddesine göre; genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır. Ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak kural olarak, Türk parası ile işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına ödenir. Ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak, yabancı para olarak kararlaştırılmış ise ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödeme de yapılabilir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler. Emre muharrer senetle (bono ile), kuponla veya yurtta geçerli parayı temsil ettiği iddia olunan bir senetle veya diğer herhangi bir şekilde ücret ödemesi yapılamaz. Ücret en geç ayda bir ödenir. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir. İş sözleşmelerinin sona ermesi halinde de, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanun’dan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur. Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıldır.

III- BORÇLAR KANUNU’NA GÖRE ÜCRET       

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun, 401. ve devamı maddelerine göre; işveren, işçiye aralarında yapılan sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; bunlarda hüküm bulunmayan hâllerde ise, asgari ücretten az olmamak üzere tespit edilen emsal ücreti ödemekle yükümlüdür. Yine aksine âdet olmadıkça, işçiye ücreti her ayın sonunda ödenir. Ancak, hizmet sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesiyle daha kısa ödeme süreleri de belirlenebilir. Daha kısa bir ödeme süresi kararlaştırılmamışsa veya aksine âdet yoksa aracılık ücreti her ayın sonunda ödenir. Ancak, işlemlerin yapılması altı aydan daha uzun bir süre gerektirdiği takdirde, aracılık ücreti asıl ücrete ek olarak kararlaştırılmışsa, yazılı anlaşmayla ödeme daha ileri bir tarihe de bırakılabilir. İşveren işçisine hizmetiyle orantılı olarak avans vermekle yükümlüdür. Bunun şartı ise işçinin zorunlu ihtiyacının mevcudiyeti ve işverenin de hakkaniyet gereği bunu ödeyebilecek durumda olmasıdır. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan iş sahipleri, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler. İşveren, işçiden olan alacağı ile işçiye ödemekle yükümlü olduğu ücret borcunu işçinin rızası olmadıkça takas edemez. Ancak, işçinin kasten sebebiyet verdiği yargı kararıyla sabit olan bir zarardan doğan alacak tutarından, işçi ücretinin haczedilebilir kısmı kadar takas edilebilir. Öte yandan ücretin işveren lehine kullanılacağına ilişkin yapılan anlaşmalar da geçersizdir.

IV- ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİNİN NİTELİĞİ

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 32. maddesinde yer alan ve üc­re­tin ger­çek usulde vergilendirilmesinde dikkate alınan “As­gari Ge­çim İn­di­ri­mi” sistemi, 2008 yılından bu yana uygulanmaktadır. Asgari geçim indirimi uygulamasının usul ve esasları Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile açıklanmıştır. Daha sonra, 5084 sayılı Kanun kapsamında gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanan işverenlerce istihdam edilen ücretlilerin asgari geçim indirimi karşısındaki durumuna ilişkin açıklamalar 267 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde, gelir vergisi stopajı teşviki öngörülen yerlerde ücretli olarak çalışan işçilerin ücret gelirleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, asgari geçim indirimi mahsubunun yapılması ve bu mahsup uygulandıktan sonra da ilgili kanunlarda yer alan teşvik amaçlı indirim ve istisnaların uygulamasına ilişkin açıklamalar 272 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde yapılmıştır.

A- ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİNDEN YARARLANMA

Asgari geçim indirimi, ücretleri gerçek usulde vergilendirilen tam mükellef gerçek kişiler için ücretin elde edildiği takvim yılı başında belirlenen 16 yaşından büyük çalışanlar için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarına; mükellefin kendisi için % 50, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere ilk iki çocuk için % 7,5, üçüncü çocuk için % 10, diğer çocuklar için % 5 oranları baz alınmak suretiyle, ücretlinin medeni durumu dikkate alınarak hesaplanan indirim oranlarının uygulanması sonucu bulunacak tutarın, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun, 103. maddesinde yer alan gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranla çarpılması sonucu bulunacak indirim tutarının 1/12’sinin aylık olarak hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. İndirimin uygulamasında söz konusu olan çocuk tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile anne veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları; eş tabiri ise, aralarında yasal evlilik bağı bulunan kişileri kapsar. İndirim tutarının tespitinde mükellefin, gelirin elde edildiği tarihteki medeni hali esas alınır. Ücret gelirlerini yıllık beyanname ile bildirenlerden; ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbapları, istisnadan faydalanamayan yabancı elçilik ve konsolosluk memur ve hizmetliler, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca yıllık beyanname ile bildirilmesi gerekli görülen ücretliler ile ücretleri kesinti yoluyla vergilendirilmeyen yukarıda sayılanlar dışında kalan ücretlilerde as-

gari geçim indiriminden yararlanacaktır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun, Geçici 14. maddesi gereği sosyal güvenlik destekleme primi ödemek suretiyle çalışanlarda asgari geçim indiriminden yararlanacaklardır. Engellilik indirimi bulunan ücretlinin gelir vergisi matrahı hesaplanırken engellilik indiriminin yanında söz konusu indiriminin mahsubundan sonra kalan gelir vergisi matrahı üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarından da yıllık asgari geçim indirimi tutarının 1/12’si mahsup edilecektir. Mahsup edilecek tutar, kalan gelir vergisi tutarını aşamayacak ve asgari geçim indirimi farkı diğer dönemlerde de değerlendirilmeyecektir. Ödenecek asgari geçim indirimi tutarı, aylık asgari ücret üzerinden hesap edilen vergiden fazla olamayacaktır. Ücretliler, medeni durumları ve çocuk sayıları ile eşinin iş ve gelir durumu hakkında Gelir Vergisi Tebliğ ekinde yer alan  aile durumu bildirimi ile işverenlerine bildirimde bulunacaklardır. Durumlarında herhangi bir değişiklik olması halinde (evlenme, boşanma, ölüm, doğum vb.) bu değişiklikleri işverene bir ay içerisinde bildireceklerdir. Asgari geçim indirimi oranını etkileyen değişiklikler, söz konusu değişikliğin işverene bildirildiği tarih itibariyle uygulanacak olup, eşlerin her ikisinin de ücretli olması halinde çocuklar yalnızca sosyal güvenlik yönünden tabi oldukları eşin bildirimine dâhil edilecektir. Bu uygulamada eşin çalışmadığı ve herhangi bir gelirinin olmadığına ilişkin olarak aksi tespit edilmediği sürece ücretlinin beyanı yeterli olacaktır.

B- ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİNDEN YARARLANAMAYANLAR

Ücret geliri elde etmeyen diğer gerçek kişiler; Dar mükellefiyet kapsamında ücret geliri elde edenler; Başka bir Kanun hükmü uyarınca ücretlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayanlar ile ücretleri diğer ücret kapsamında vergilendirilen hizmet erbabı. Bunlar: Kazançları basit usulde tespit edilen ticaret erbabı yanında çalışanlar; Özel hizmetlerde çalışan şoförler; Özel inşaat sahiplerinin ücretle çalıştırdığı inşaat işçileri; Gayrimenkul sermaye iradı sahibi yanında çalışanlar; Gerçek ücretlerinin tespitine imkân olmaması sebebiyle Danıştay’ın müspet mütalaasıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca bu kapsama alınanlar.

C- ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ UYGULAMASINDA VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN CEZAİ MÜEYYİDELER

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesinde; Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder. Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermek de vergi ziyaı hükmündedir” hükmü yer almış ve aynı Kanun’un 344. maddesinde vergi ziyaı suçu işleyenlere, ziyaa uğrattıkları verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesileceği belirtilmiştir. İşverenler tarafından hizmet erbabının ücret gelirlerinden kesilen gelir vergisinden mahsup edilen asgari geçim indirimi tutarının, o ayki ücretiyle birlikte ücretliye nakden ödenmesi gerekir. Aksi takdirde, ücretliye nakden ödenmeyen asgari geçim indirimi, işverenler tarafından haksız yere muhtasar beyannamede yapılan bir mahsup işlemi niteliği taşıyacak ve tevkif suretiyle kesilen verginin bu tutar kadar olan kısmı, muhtasar beyanname ile eksik beyan edilmiş olacaktır. Bu nedenle, ücretliye nakden ödenmeyen asgari geçim indirimi o ayda eksik beyan edilmiş vergi tevkifatı olarak kabul edilerek, bu vergiler için de işverenler hakkında cezalı tarhiyat yapılacaktır.

D- ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ UYGULAMASINDA İŞ KANUNU YÖNÜNDEN CEZAİ MÜEYYİDELER

4857 sayılı İş Kanunu’nun, 32. ve 102. maddelerinde asgari geçim indirimine uyulmamasına yönelik özel bir düzenleme yoktur. Ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından asgari ücret işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek tutar olarak tanımlanmaktadır. Asgari ücretin bu tanımından, belirlenen asgari ücretin net olarak kabul edilmesi ve öyle ödenmesi gerekmektedir. Ancak, “işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçları” gözetilerek belirlenmiş bu ücrete, sosyal güvenlik primi, gelir ve damga vergisi gibi unsurlarda ilave edilerek uygulama yapılmakta ve adına brüt ücret denmektedir. Asgari geçim indiriminin, tahakkuk ettirilecek gelir vergisi ile yakın ilgisi bulunmaktadır. Yani, tahakkuk edecek gelir vergisi, asgari geçim indirimi kadar düşmekte ve brüt ücretten yapılacak kesintiyi etkileyerek, net ücretin miktarını belirlemektedir. İşçinin alması gereken net ücretten yapılan her türlü eksik ödeme ücretin eksik ödenmesi kapsamında değerlendirileceğinden İş Kanunu’nun, 102. maddesinin ihlali söz konusu olacaktır. Diğer bir ifadeyle asgari geçim indirimi işçiye ödemeyen işverenliğe İş Kanunu’nun, 32. maddesine muhalefetten, aynı Kanun’un, 102/a. maddesi gereği (2020 yılında) bu durumda olan her işçi ve her ay için 289 TL idari para cezası uygulanacaktır.

E- ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİNİN NET VEYA BRÜT ÜCRETE EKLENMESİ

Asgari geçim indirimi, ücret olmadığı gibi ücretin eki de değildir. Asgari geçim indirimi, bireyin ya da ailenin asgari geçim düzeyini sağlayacak bölümünün toplam gelirden düşülerek vergi dışı bırakılmasıdır. Bu nedenle, asgari geçim indirimi, net ücrete ya da brüt ücrete ilave edilemez, aynı şekilde asgari geçim indirimi, giydirilmiş ücret tespit edilirken, çıplak ücrete giydirilecek bir kazanç unsuru da değildir. Yargıtay(1) konuya ilişkin bir kararında asgari geçim indirimin ücrete eklenmesini hatalı bularak, asgari geçim indiriminin ücret ve ücret eki olmadığını vurgulamıştır.

V- SONUÇ

Asgari geçim indirimi, çalışanın gelir vergisinin belli bir kısmından devletin feragat etmesidir. İşçi ile devlet arasındaki bir uygulamadır. İşveren sadece aracılık yapmaktadır. Asgari geçim indiriminin çalışana ödenmemesi Vergi Kanunu ve İş Kanunu yönünden suç teşkil etmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan genel tebliğe göre, asgari geçim indiriminin işçilere ödenmemesi mükellefler adına mahsup edilmemesi gereken indirim olarak kabul edileceğinden, re’sen ya da ikmalen tarhiyat yapılarak işverene vergi ziyaı cezası kesilecektir. Asgari geçim indirimi işçiye ödemeyen işverenliğe İş Kanunu’nun, 32. maddesine muhalefetten, aynı Kanunu’nun, 102/a. maddesi gereği bu durumda olan her işçi ve her ay için 289 TL idari para cezası uygulanacaktır. Asgari geçim indirimi, ücret olmadığı gibi ücretin eki de değildir. Asgari geçim indirimi, bireyin ya da ailenin asgari geçim düzeyini sağlayacak bölümünün toplam gelirden düşülerek vergi dışı bırakılmasıdır. Bu nedenle, asgari geçim indirimi, net ücrete ya da brüt ücrete ilave edilemez, aynı şekilde asgari geçim indirimi, giydirilmiş ücret tespit edilirken, çıplak ücrete giydirilecek bir kazanç unsuru da değildir.

Yazar: Cumhur Sinan ÖZDEMİR*

Yaklaşım / Şubat 2020

*           İş Başmüfettişi

(1)         Yargıtay 9. HD.’nin, 21.01.2019 tarih ve E.2015/28028, K. 2019/1811 sayılı Kararı.